Memur İşçi yılda 1-2 ay sırf gelir vergisine çalışıyor. Memur,Sözleşmeli Personel ve İşçi yüzde 27, işçi patronu ise yüzde 20 vergi ödüyor.Sözleşmeli personel ve İşçi ücretlerinde SSK.%14 İşsizlik %1 SGK.kesintisi düşüldükten sonra bürüt ücretin %85 gelir vergisi matrahına tabi olmaktadır. İster şahıs işletmeleri olsun ister şirket olsun işverenler vergi kesintisi yapmaya sorumlu tutuldukları işlemleri için muhtasar beyanname vermek zorundadırlar.
İşverenler, çalışanlarına ödedikleri ücretler üzerinden %15 oranından başlayan gelir vergisi kesintisini, kira ödemeleri üzerinden yapacakları %20 oranındaki gelir vergisi kesintisini ve muhasebe, avukatlık gibi serbest meslek hizmetleri için ödedikleri bedeller üzerinden %20 oranındaki gelir vergisi kesintisini muhtasar beyanname ile aylık ya da üç aylık periyotlarda beyan etmek zorundalardır.
On kişiden az işçi çalıştıran işyerleri vergi dairesini bilgilendirmek şartıyla üç ayda bir muhtasar beyanname verebilirler. Ücretler üzerinden hesaplanan ve muhtasar beyanname ile beyan edilen gelir vergisi tutarından Devlet tarafından açıklanan Asgari Geçim İndirim tutarları mahsup edilir. İlgili aya ilişkin Muhtasar Beyanname izleyen ayın 23. gününe kadar beyan edilip 26. gününe kadar ödenir.
Üzerinden vergi kesintisi yapılması gereken işlemlerin detaylı listesi ise Gelir Vergisi Kanunun 94. Maddesinde belirtilmiştir. İşçiler ve kamu görevlileri Ocak ayından itibaren yüzde 15 gelir vergisi ödüyor. Ancak gelir vergisi brüt ücret üzerinden hesaplanarak ödendiği ve elimize net ücret geçtiği için ödediğimiz vergiyi ilk aylarda hissetmiyoruz. İkinci vergi dilimine girip ödediğimiz vergi yüzde 20’ye çıktığında ve elimize geçen net ücret düşürdüğünde gelir vergisi canımızı yakmaya başlıyor! Hele bir de yıl sonuna doğru üçüncü dilime girdiysek vergi oranı yüzde 27’ye çıkıveriyor. Asgari ücretli işçi çalıştırıp milyonlar kazanan şirketler için de vergi oranı yüzde 20. İşçi ve kamu çalışanları için gelir vergisinden kaçış yok. Çünkü gelir vergisi kaynaktan kesiliyor. Milyonlarla oynayanlar ise vergiden yırtmak için parasını vergi cennetlerine kaçırıyor.
Emekçi yılda 2 aylık ücreti kadar gelir vergisi öderken bir de bir dizi dolaylı vergi ödüyor. Memur ve İşçilere yönelik vergi adeletsizliğin bir diğer boyutu ise vergi dilimlerinin güncellenmesi. Ücretler her yıl arttığı için her yıl vergi dilimlerinin sınırları yeniden belirleniyor. Ücretlerin en az bir önceki yılın enflasyon oranında artacağı varsayımdan hareketle, vergi dilimi sınırlarının da en az bir önceki yılın enflasyon oranı kadar güncellenmesi gerekiyor.
Oysa Türkiye’de vergi dilimlerinin son 10 yıllık serüvenine baktığımızda tam tersi bir tablo görüyoruz. 2008’den bu yana güncelleme oranları genellikle enflasyonun altında seyrettiği için, uygulanan vergi dilimleri sınırları ile olması gereken sınırlar arasındaki fark giderek açıldı. Oysa enflasyon oranında güncelleme yapılsaydı, bu yıl 2. vergi dilimi sınırı 18.000,00.TL.nin üstünde olacaktı bu sınır, enflasyon oranında güncellenseydi bugün 22,500,00TL. olacaktı. 3. vergi dilimi sınırı bugün 40.000,00.TL.nin çok üstünde olacaktı Oysa bu sınır, enflasyon oranında güncellenseydi bugün 50.000,00 TL olacaktı. Bu durum ücretlilerin, 2. ve 3. dilime girmesine ya da daha erken girmesine yol açtı ve ücretlerinden kesilen toplam vergiyi artırdı.
Örneğin bugün brüt ücreti 2 bin 500 lira olan bir işçi, vergi dilimleri enflasyonun altında güncellendiği ve 2. dilime daha erken girdiği için daha fazla vergi ödüyor. Ücret düzeyi yükseldikçe, vergi dilimleri üzerinden gerçekleşen vergi boyutu da büyüyor.
Ancak vergi sistemimize göre önce orta halli, sonra da zengin sayılıyorsunuz! Haziran ayında 2. vergi dilimine giriyorsunuz, vergi oranınız yüzde 20’ye çıkarken, elinize geçen rakam düşüyor. Durun, daha bitmedi! Kasım ayında 3. vergi dilimine giriyorsunuz, vergi oranınız yüzde 27’ye yükselirken, elinize geçen rakam tekrar düşüyor Toplam 4 vergi diliminin olduğu bir sistemde, aylık 4 bin TL brüt ücretle, 3. vergi dilimine kadar yükselebiliyorsunuz!
Suphi Tuncel
Mutemet/Yazar